Yusuf İzzeddin Sav ile Söyleşi
Hat, sabrın sanatıdır
Hat sanatının içinde bulunduğu durumu Hattat Yusuf İzzeddin Sav ile konuştuk. Osmanlı'nın hat sanatında son halkası olarak bilinen Hattat Hamid Hoca'dan ders alan Hattat Sav, "Günümüzde, hat ve hattatlara verilen önem azaldı. Osmanlı döneminde hattatlar daha iyi eserler ortaya çıkarsınlar diye Boğaz'da yalılar tahsis edilirdi" dedi. İskenderpaşa Camii'nde öğrencilerine hat sanatının inceliklerini meşk ederken sorularımızı cevaplandıran İzzeddin Sav, hat sanatını "sabrın sanatı" olarak nitelendirdi. İşte Sav'ın sorularımıza verdiği cevaplar...
- Hat ile tanışmanız nasıl oldu?
Benim hatla tanışmam yükseköğrenim için İstanbul'a gelmem ile başladı. Babam beni İstanbul'a gönderirken, 'Senin elin ince işlere yatkın oğlum. Mutlaka İstanbul'da hat hocalarını bul ve onlardan ders al' tavsiyesinde bulunmuştu. Benim ilk hocam, Osmanlı hat sanatının son halkası olarak bilinen Hattat Hamid Hoca'dır. Üstad bana bir "Sülüs Rabbi Yessir" meşki vererek beni hat sanatıyla tanıştırdı. Diğer hocalarımdan Hattat Hafız Saim Özel ile ise 1981 yılında tanıştım ve dersler almaya başaldım. Daha sonra ise Üstad Hafız Hasan Çelebi hocamdan sülüs dersleri aldım.
- Hat sanatı öğrenimindeki sırayı açıklar mısınız?
İlk olarak "Rabbi Yessir" duası ile birlikte Elif-Ba yazdırılır. Bundan sonra temmetül huruf ibaresi ile başlayan mürekkebat safhasına geçilir. Genellikle "Banet Süade" diye başlayan bir kaside yazılır. Bunların amacı talebenin harflerin yerini iyice öğrenmesidir. Bundan sonra sıra icazetname merhalesine gelir.
- Hocam, siz icazetinizi kimden aldınız?
Ben, Hattat Hafız Hacı Saim Özel Hoca'dan nesih ve sülüs hatlarında icazetname alma şerefine nail oldum. Gerçekten böyle bir sanattan icazet almanın mutluluğu tarif edilemez.
- Hatla estetik arasındaki ilişkiyi açıklar mısınız?
Öncelikle, sanatın ne olduğu sorusuna cevap verelim. Sanat; duygu, düşünce ve tasarılarımızı göze, kulağa hitap edebilecek hale getirmeye denir. Yani sanat; renk, çizgi ve şekillerle bir ahenk içinde bizde hayranlık duygusu uyandıran eser ve hareketlerdir. Sanat, daha çok insanların ruhuna hitap eder. İnsanın üç boyutu vardır. Akıl, içgüdü ve gönül boyutu... İnsanın gözü renklere, kulağı güzel seslere ve gönlü ise aşka müpteladır.
- Osmanlı döneminde hat sanatına verilen değer ve teşviki açıklar mısınız?
Ecdat, sanatı en büyük bir terbiyeci olarak görmüş; gençleri kötü alışkanlıklardan uzaklaştırmak ve bir hayat disiplini kazandırmak için müzik, edebiyat, tezhip ve hüsn-ü hat sanatlarını kullanmıştır. Hat sanatının dünyadaki merkezi Osmanlı döneminde de İstanbul'du, şimdi de İstanbul'dur. Hüsn-ü hat, ecdadın bize yadigar bıraktığı bir sanattır. Bu kültür mirasını öğrenip öğretmek suretiyle muhafaza etmek mecburiyetindeyiz. Osmanlı döneminde hat sanatına o kadar çok değer veriliyordu ki, hattat bakkaldan tutun da hattat padişaha kadar toplumun her kesiminden insanlar bu sanatla meşgul oluyorlardı. Örneğin; II. Mahmut, Sultan Abdülaziz ve II. Bayezid birer hattattı. Hattatlara, teşvik edici ödüller verilirdi. Hattatların daha iyi eserler ortaya koymaları için Boğaz'da yalılar dahi tahsis edilirdi.
- Harf inkılabı hat sanatını nasıl etkiledi?
Harf inkılabı ile hat sanatı duraklama dönemi yaşadı. Bu dönemde bugüne kadar yetişen veya dersler alıp belli bir seviyeye gelen hattatlar zamanla unutuldular. Bu sanatı devam ettiren hattatlardan biri de Hattat Hamid'dir. Hattat Hamid, Osmanlının son halkası olarak bilinir.
- Bir hattat olarak hat sanatını nasıl tarif ediyorsunuz?
Hat, hayatıma renk katan, dinlendiren ve sanat sevgisini öğreten bir meşguliyettir. Hat sanatının tarifi için şöyle bir söz vardır: Kur'an Mekke'de nazil oldu, Kahire'de okundu ve İstanbul'da da yazıldı... Bu söz hat sanatına verilen önemi ve İstanbul'un bu sanattaki yerini gösteriyor. Biz ailece bu sanatla ilgileniyoruz. Eşim edebiyat öğretmeni, kızlarım da müzehhibe.
- Hat sanatının geleceğini nasıl görüyorsunuz ve bu sanatla ilgilenenlere ne gibi tavsiyelerde bulunuyorsunuz?
Hat, sabrın sanatı olarak görülür. Sabır ve sebat gösterebilecek gençlerin bu sanata ilgi göstermelerini tavsiye ederim. Bu sanata ilgi duyan kişi mutlaka bir üstad ile çalışmalıdır. Hat, devamlılık isteyen bir sanattır. Yalnızca yazmak değil, güzel örneklerin incelenmesi de önemlidir. Bundan 15-20 yıl önce hat sanatına ilgi yok denilecek kadar azdı. Ancak; basının da etkisiyle hat sanatına olan ilgi artmaya başladı.
Röportaj: Soner Yiğit / Vakit
|