FAIL (the browser should render some flash content, not this).
 





İsmail Hakkı Altunbezer (Tuğrakeş İsmail Hakkı) [1289-1365 / 1873-1946]


Çok taraflı sanatkarlardan olan İsmail Hakkı Bey İstanbul’da doğdu. Babası Mehmed İlmi Efendi de hattattı. İlk yazı derslerini babasından öğrendikten sonra “Sanayi-i Nefise Mektebi”ne (Güzel Sanatlar Akademisi) giren İsmail Hakkı 1310-1311/1893’te resim bölümündenmezun oldu. Akademide de İtalyan Valery’nin talebsi idi. Yaptığı resimler resim sanatındaki kudretinin en bariz delilidir. Yalnız şu var ki o, resim üzerinde fazla durmadı. Güzel yazı yazma merakı onu hattatlığa sürükledi. Daha akademideyken memur olarak girdiği Divan-ı Hümayun Kalemi’nde Muhtar Efendi ile Muhtar Sami Efendi’den tuğra çekmesini öğrendi. Divan-ı Hümayun’da vazife gören ve tuğra çekmekle (yapmak) uğraşan yani kendisine tuğra çekme vazifesi verilen hattatlara “tuğrakeş” dendiği için Hakkı Bey de birinci tuğrakeşliğe yükseldikten sonra bu lakapla meşhur oldu. Uzun yıllar Divan-ı Hümayun’da celi divani ve divani yazı ve tuğra ile meşgul olurken aynı dairede vazifeli sülüs hattatı Kamil Akdik’in yazı yazması sırasında ona bakmak suretiyle sülüs yazıyı elde etmiştir ki bu da İ. Hakkı’nın kabiliyetine delil teşkil etmektedir.

Celi sülüs yazıyı meşhur hattat Sami Efendi’den öğrenen İ. Hakkı 1332/1914’te açılan Medresetü’l Hattatin’de celi sülüs ve tuğra muallimi oldu. En meşhu talebeleri Macid Ayral (ve Halim Özyazıcı) dır.

Cumhuriyet Devleti’nin kurulmasına tekaddüm edilen yıllarda Lozan muahedesi akdinde, muahedenamenin reis-i cumhura ait resmi mührün şekillendirilmesinde kendisinden istifade edildi. Ayrıca Hariciye Vekaleti’nin muahedelerini de yıllarca yazdı.

Medresetü’l Hattatin 1928’de Latin harflerinin kabulüyle kapatıldı. Fakat “Şark Tezyini Sanatlar Mektebi” adı altında devam etti. Bu yeni mektepte hat müstesna cild, tezhib, ebru, öğretilmeğe başlandı. Bu mektepte İ. Hakkı Bey, daha önce öğrendiği tezhibten istifade ile tezhib hocası oldu. Tezhibte hem klasik yolda hem de kendisinin icadı olup klasik tezhib anlayışına uymayan bir yolda çalıştı. Şark Tezyini Sanatlar Mektebi 1935’te Güzel Sanatlar Akademisi’ne bağlandıktan sonra İ. Hakkı Bey 1945 yılına kadar burada tezhib muallimliği yaptı.

O, hezarfen (çok fenli yani muhtelif sanatları nefsinde toplayan) bir kimse idi. Nesta’lik yazı müstesna her çeşit yazı ile uğraştı ise de asıl ustalığı tuğra, celi sülüs, divani ve celi divani yazılardadır. İ. Hakkı Bey, bilhassa celi sülüs yazısının kompozisyonunda kendine has bir buluşa sahiptir. Celi sülüs yazıyı birçok kimseler yazmıştır. Fakat onun bu husustaki buluş ve görüşleri kimsenin hatır ve hayaline gelmemiştir.

Aynı zamanda Güzel Sanatlar Akademisi’nin hak şubesinden mezun olan sanatkarın en mühim eseri Atatürk’ün 1927’de İstanbul’a gelişinde verdiği nutkundan bir kısmını eski ve yeni harflerle pirinçten keserek oyduğu mermere yerleştirmesidir ki bu eser, şimdi İstanbul’da Şişli’de Atatürk Müzesi’ndedir. Buradaki rık’a yazısı Mehmed Hamdi Efendi’nindir.

Divan-ı Hümayun’da yazdığı sayısız ferman, berat ve menşurlar haricinde tarihi binalarda bulunan eserlerinden bazıları şunlardır:

İstanbul’da Selimi’ye, Edirnekapısı ve Zeyneb Sultan camilerinin kubbe yazıları, Üsküdar’da Şemsi Paşa Camii kuşak yazısı. Bebek Camii kapı üstü ayeti de onundur.

Bundan başka Anadolu'daki tarihi eselerde de birçok yazısı vardır.

 
İlgili Bağlantılar:

HatveSanat©  Gizlilik Beyanı Kullanım Şartları
Ana Sayfa   |   HatveSanat   |  Sponsorluk   |   Reklam   |   İletişim